Norşin Öncel-Ardıl Batmaz
TİGRİS HABER – Kadına yönelik şiddetin, cinsiyete dayalı ayrımcılık ile ilişkili ve erkek egemen iktidarın besleyip derinleştirdiği toplumsal bir sorun olduğu belirtilen deklarasyonda, bu durumun sistematik şiddet olarak kadınları doğrudan etkilediği belirtildi.
“Kadınlar şiddete açık bir hale getiriliyor”
Deklerasyon metninin Kürtçesini Mardin Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Devrim Demir, Türkçesini Batman Belediyesi Eş Başkanı Gülistan Sönük okudu.
Deklarasyon metni şöyle;
“Kadınların yüzyıllardır verdiği özgürlük ve eşitlik mücadelesi, “itaat etmesi gereken bir nesne” olmaktan çıkıp özneleşme, iradeleşme kararlılığı sindirilmeye çalışılmakta, erkek egemen iktidarın kadınların bedeni, emeği ve iradesi üzerinde kurmak istediği sömürge rejimi kendisini toplumda kadın kırımı olarak açığa çıkartmaktadır. Bugün gelinen noktada ise eril şiddet yalnızca kadınlara değil çocuklara da yönelmiş ve kendisini en vahşi, barbar biçimiyle ortaya koymuştur. Narin’in katledilme biçimi ile sonrasında kamuoyuna yansıyanlar ve yine Rojin’in intihar denilerek şüpheli biçimde katledilmesine rağmen, bu katliamların sıradanlaştırılması da bireysel değil aksine kendisini iktidara dayayan örgütlü bir kötülüğün sonucudur. Adını saymaya nefesimizin yetmediği kadınlar, çocuklar bu topraklarda her gün örgütlü biçimde katledilmekte ve özellikle de kadınlar başta olmak üzere toplum bu şekilde derdest edilmeye, tecrit altına alınmaya çalışılmaktadır. Gücünü erkek egemen sistemden alan bu örgütlü kötülüğün kadın ve çocuk katliamları ortada iken uluslararası sözleşmelere taraf olarak imza veren erkek egemen iktidarın aynı zamanda koruyucu/önleyici tedbirler alma yükümlülüğü olduğunu hatırlatmayı gerekli ve acil buluyoruz.
8 yıllık kayyım dönemi
İktidarın yargı eliyle derinleştirdiği ve her geçen gün daha da kurumsallaştırdığı cezasızlık kültürü ve özellikle son 8 yılda gerek kayyım rejimiyle gasp edilen belediyelerde elde edilen kadın kazanımları ile kadın mücadelesi yürüten kadın dernekleri ve kadın aktivistlerin kriminalize edilmesi, gözaltına alınması, tutuklanması kadınların başvurabileceği yaşam alanlarını ve mekanizmaları daraltmış ve erkek şiddetini daha da derinleştirmiştir. Kadınlara, çocuklara yönelik şiddet, tecavüz ve istismar her geçen artarken bunun karşısında yeterli koruyucu tedbir ve önlemler alınmadığı gibi kadınlar koruyucu mekanizmalardan da uzaklaştırılarak şiddete açık bir hale getirilmektedir. Toplumun adeta tecrit altında tutulması, sürekli çatışma hali ve derin yoksulluğun artması da kadına yönelik şiddeti besleyen en önemli nedenlerdendir.
Kadınlar olarak biliyoruz ki kadına yönelik şiddetle mücadele, yalnızca bireyleri değil, tüm toplumu dönüştürme bilincini kendisinde barındıran bir mücadeledir. Demokratik Yerel Yönetimler alanı da toplumsal yaşamın tüm alanlarına sirayet eden bir alandır. Bu kapsamda demokratik, ekolojik ve kadın özgürlükçü toplumcu belediyecilik anlayışımız kadına yönelik şiddetle mücadelede kritik bir rol üstlenmektedir. Halkın ihtiyaçlarını birebir gözlemleyen, hızlı karar alma ve çözüm geliştirme kapasitesine sahip olan yerel yönetimler, kadınların doğrudan destek alabileceği ve haklarını savunabileceği mekanizmaları hayata geçirme potansiyeline sahiptir. Yerel yönetimler, merkezi yönetimden daha kapsayıcı ve etkin bir yaklaşım sunarak toplumsal cinsiyet eşitliğine katkı sağlayabilmektedir.”
“Kadına yönelik şiddetle mücadeleyi büyüteceğiz”
“Bu perspektifle, bu yıl 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü’nde DEM Parti Belediyeleri Kadın Politikaları olarak ortak bir kampanya başlatıyoruz. Bir yıl boyunca sürecek olan bu kampanya, bu topraklarda kadınların kimliğini, iradesini ve direnişini yok saymaya çalışan her türlü eril baskıya karşı güçlü ve örgütlü bir zeminde durmamızı sağlayacaktır. Kadınları yok sayan eril politikalara karşı sesimizi yükseltecek ve kadına yönelik şiddetle mücadeleyi büyüteceğiz. Bu kampanya aynı zamanda, yerel yönetimlerin kadınlara yönelik toplumcu belediyecilik hizmetlerini güçlendirmesi; bu kapsamda kadın sığınakları, kadın danışma merkezleri ile hukuki destek mekanizmalarını yaşama geçirmede önemli bir rolü üstelenecek yapısal çözümler üretmesi için bir zemin oluşturacaktır. Bu dayanışma, yerel yönetimlerde de kadınların taleplerini görünür kılacak, kadınların kolektif direnişini güçlendirecektir.”
“Kayyım rejimi cinsiyetçi bir darbedir”
“Tüm politikalarını Kürt ve kadın düşmanlığı üzerinden yürüten AKP-MHP erkek ittifakı eliyle atanan kayyımlar bir kez daha belediyelerimizi hedef almıştır. Kadın düşmanı, halk düşmanı olan kayyım rejimi ile hareket edenler bilmelidir ki; kadınlar yüzyıllardır sürdürdükleri özgürlük ve eşitlik mücadelesinden asla vazgeçmemiş, diz çökmemiş, biat etmemiştir ve bu böyle de devam edecektir. 25 yılı aşan yerel yönetimler pratiğimizden edindiğimiz deneyimin açığa çıkardığı üzere yerel yönetimlerde dönüştürücü temel dinamiğin kadınların tarihsel mücadelesi olduğu hakikatidir. Atanan kayyım rejiminin ilk elden kadın merkezlerini kapattığı, kadın müdürlüklerine erkek atadığı, kadın sığınaklarını işlevsizleştirerek kadınlara başvuracağı bir mekanizma bırakmadığı düşman politikalarını son 8 yıllık kayyım politikalarından da çok iyi biliyoruz. Kadını özne olarak görmeyen, kimliğine, iradesine ve kadın bilincine tahammül edemeyen erkek egemen iktidarın tekçi politikalarına karşı “her yerdeyiz” diyoruz. Başta Kürt kadınları olmak üzere tüm kadınlara yönelik saldırıları, gençlik üzerinden, çocuklar üzerinden devreye konulan özel savaş politikaları karşısında daha güçlü bir kadın ittifakına ve mücadelesine ihtiyacımızın olduğunu çok iyi biliyoruz.”
“Eril sisteme karşı jin jiyan azadi”
Özgürlük ve eşitlik mücadelesi yürüten kadınlara ve kadın kurumlarına çağrıda bulunulan deklerasyonda şu ifadelere yer verildi:
“On yıllardır mücadele eden; özgürlük ve eşitlik uğruna büyük bedeller ödeyen kadınlara ve kazanımlarına yönelik saldırılar tüm topluma yapılmıştır. Herkesi toplumsal bir sorun olan ve erkek egemen iktidarın derinleştirdiği cinsiyetçiliğe ve sistematik şiddete karşı birlikte mücadele etmeye ve kadın özgürlükçü bir yaşam için Eril Sisteme Karşı Jin Jiyan Azadi demeye çağrıyoruz. Bir kez daha “Kadına yönelik şiddet sadece politik değil aynı zamanda ideolojiktir! ” diyor ve bu şiddete karşı mücadelemizi dün olduğu gibi bugün de kararlılıkla sürdüreceğimizi belirtiyoruz.”