Ömrümce bütün yazdıklarımda İslam dışı bir kelime dahi olursa bilip bilmeden… Allah’a sığınırım, pişmanım, tevbe estağfirullah… Rabbim şahid olsun, müminler şahid olsun. Maazallah İslam dışı tek bir kelimem dahi olursa bilip bilmeden, onu almayınız, hakkımda Allah’a af duasında bulununuz. Bizim okurlarımızdan beklentimiz bu olabilir. İnsanoğlu hatalarla doludur, dünya sınavında çok dikkatli ve rikkatli olmalı.
“Şeriat hakikattir, hakikat şeriattir, şeriat dışı yazmak, çizmek, müslüman için ancak uçuruma yuvarlanmaktır. Dikkat ve rikkat etmeli…”
Vahdet-i Vücud görüşü mesela mühim bir yanlıştır, küfürdür, batıldır, şirktir.
Hakk hazretlerinin yarattığı masiva, Hakk’ın gücüne bağlı, bağımlı, muhtaçtır. Yaratılan varlıktır, yoktan var edilmişlerdir.
Cenab-ı Hakk hazretleri ise ezeli ve ebedidir, yaratılma acizliğinden münezzehtir, zira yaratılan acizdir, Yaradan ise sonsuz kusursuz güçlüdür, ol dediği olur, öl dediği ölür! O yaratılmadan hep Var… Varlığı kendindendir, zaman ve mekan gibi yaratılmışlardan ve noksanlardan münezzehtir. Yani O’nu yaratılan asla kuşatamaz, yaratılanı kuşatan yalnızca O’dur. Varlık ve yokluk sahası yalnızca O’nun emrindedir.
O şüphesiz tek Samed! O kimseye muhtaç değil! Masiva O’na muhtaç! Şahdamarımızdan daha yakındır! Bir emri yeter yerin derinliklerinden veya göğün üzerinden veya içlerden fışkıracak musibetlere, imtihanlara!
Akıllı olmalı, zeki olan aklı ve kalbi kullanır, kullanan da asla Rabbine asi olmaz, bidat ve hurafeye, küfür tohumu sözde tasavvufi felsefelere kanmaz!
İslam bellidir, Kur’an ve hadis! Arapça bilmeyen ne yapmalı öğrenemiyorsa? Tefsir ve meal okumalı, sonra da kütübü sitte tercümesine ve siyere odaklanmalı.
İlmini arttır ey can, şimdi ve tarihteki sahtelerin seni kandırmasına izin verme, bazı sevdiğimiz şahıslar da maalesef Vahdet-i Vücud gibi batıl inanışlara meyletmiştir, onların da yalnışlarını almayacağız, gerektiği zaman eleştireceğiz, uyarabiliyorsak uyaracağız, fıtrata ve gerçeğe çağıracağız.
Ey milletimizin güzide fertleri, sizi bidat ve hurafelerle sömürmek isteyenler, hakikate çağıran bizlere selefi diyor evet itikaden selefiyiz, peki selefi nedir? Rasûlullah S. A. V. ile sahabe ve imam şafii ve imam hanbeli gibi sahabeye tabii olan değerli alimlerin izinden gitmektir. Gerçek Selefilik nedir? Rasûlullah S. A.V ile ashabı gibi iman etmektir, bidat ve hurafeye ve hadsizliğe meyletmemektir. Fıkhen şafii, hanbeli, hanefi, maliki olan ehli sünnet, itikaden selefi olabilir! Yani maturidi ve eşari olmak zorunda değil! İtikadi mezheb meselesini rica ediyorum iyi araştırın!
Maturidiyim, eşariyim diyenler… İtikadi mezhebinizi bilmeden ona talip olmayın mahşerde hesabı var, öğrenin…
Tasavvuf güzelliktir ancak azınlıktır. Çoğunluğu bugün maalesef sapık veya yanlış görüşlerdedir.
Fenâfillâh deyimini biz ölmeden önce ölmek anlamında alırız mesela. Oysa bunu bile Vahdet-i Vücud batılına entegre edenler de var maalesef…
Bir şiirde demiştim Fenâfillâh yani ölmeden önce ölmenin neyleriyiz, Var O’dur biz gölgeleriz, muhtacız sonsuz Samed’e… Gücüyle halden haleyiz…
Evet bizim varlığımız dünyada fanidir, mesela cennet ehli ikinci dirilişten sonra ancak O’nun izniyle, lütfuyla ebedi cennetlerde kalacak…
Varlığımız Kudretullâh’a bağlıdır, bağımlıdır, muhtaçtır. Kudretullâh ile kimse kıyaslanamaz, Kudretullâh karşısında hiçiz. Bizi yoktan var eden Allah’ın sonsuz kusursuz kudretinin birer tecelligahı, ayineleri, burhanlarıyız. Bu bakımdan mecazen gölge demiştim…
Masivayı haşa Allah’ın parçası görmek, haşa masivaya yapmak gibi sapkın Vahdet-i Vücud ve tasavvuf inanışları küfürdür, şirktir, batıldır.
Allah bütün noksanlardan münezzehtir, subhandır, kuddustur, esmaül hüsnanın tek Sahibidir, herşeyin tek Rabbidir, kimseye, hiçbirşeye ihtiyacı yoktur, herşey O’na muhtaçtır, O’nun dengi, eşi, benzeri, ortağı yoktur.
Masivaya tapmak da, Allah’a haşa çocuk iftirasında ve yalanında bulunan sapkınlarınki gibi bir sapkınlıktır. Size manevi sarhoşluk, batıni anlam, mecaz diyenlere aldanmayın, küfrün ve şirkin mazereti, açıklaması, mecazı, sarhoşluğu, batıniliği yani böyle bahanesi olmaz!
Müslüman tevhid ilminde zahire bakar, La ilahe illallah Muhammedurrasulullah diyeni müslüman biliriz, demeyeni kafir, şirk koşanı kafir biliriz, olay bu kadar açıktır.
Maalesef bugün ulema ve evliya diye halkın bildiği birçok insan, Vahdet-i Vücud batılına sapmıştır. Ancak sanki iş çok karmaşık… Bir kısmının yorumları birbirinden farklı olabilir. Kalpleri açıp bakamıyoruz. O yüzden kimseyi tekfir etmiyoruz. Olur ya bir Müslümanı tekfir edersin vay haline…
Allah’a havale ediyoruz. Bilen Allah! Biz bilmeyiz! Biz yalnızca O’nu bildirdiği kadar bilebiliriz.
Ey canlar, İslam’ı iyi öğrenmeli, bugün sevdiğimiz bazı cemiyetlerde maalesef bu batıllar yayılmış olabilir. Şahid olduğumuzda Allah rızası için uyararak üzerimize düşeni yapalım inşallah…
Nureddin Yıldız, İhsan Şenocak, Osman Nuri Topbaş, Mehmet Emin Yıldırım, Ebubekir Sifil gibi hocalardan, mustazaflardan, Tillo alimlerinden, diyanette doğru inançlı hocalardan, akademisyenlerden, şeriate uyan şeyhlerden, mollalardan ricamız bu yazıyı okumaları ve batıl Vahdet-i Vücud görüşü hakkında ehli sünnet cemaatleri, tarikatleri ve hatta herkesi uyarmaları, hakikate davet etmeleridir. Allah rızası için uyarımızı yapalım, mahşerde mesul olmayalım.
Biz imanda Kur’an ve sahih hadislere uymalıyız! Yalancı ve iftiracı İbn-i Arabi gibi zalimlerin sapık, sapkın, batıl görüşlerine uymak mümini maazallah yoldan çıkarır. Maalesef Yunus Emre, Muhammed Celaleddin Rumi gibi şairlerin şiirlerine baktığımızda onları da kandırmış görünüyor. Allahualem…
Gönül isterdi yaşarken Said Nursi, Sezai Karakoç gibi mütefekkirlere de bu çağrının ulaşması… Allah rahmet eylesin, günahlarımızı Mevlamız Allah affetsin…
Mümin tevhid inancından mesuldür! Tevhide aykırı tüm felsefeler batıldır, yalandır, iftiradır, hurafedir. Ey ömrü ibadet ve infakla geçmiş güzeller, itikad sahasında zararlı yalan felsefelere saparak uçuruma savrulmayın, Allah rızası için uyanın…