AMİDA HABER – UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alan Diyarbakır’ın 8 bin yıllık Hevsel Bahçeleri, Dicle Nehri ile tarihi Diyarbakır Surları arasında konumlanarak hem doğal güzelliği hem de tarihi önemiyle öne çıkıyor.
700 hektardan fazla bir alana yayılan bu bahçeler, Diyarbakır’ın en değerli tarımsal üretim sahalarından biri olmasının yanı sıra zengin bir biyolojik çeşitliliğe de ev sahipliği yapmaktadır. Hevsel Bahçeleri, bölgenin “akciğeri” olarak adlandırılarak 180’den fazla kuş türü ile birçok bitki ve hayvan için önemli bir yaşam alanı sunuyor.
Uygarlıkların cennet bahçesi
Hevsel Bahçeleri, Mezopotamya’nın tarımsal mirasını temsil ettiği gibi, binlerce yıldır Diyarbakır halkının su ve gıda ihtiyacını karşılayan bir kaynak. Bölgenin tarıma elverişli iklimi ve verimli toprakları sayesinde Asur, Pers, Roma, Bizans, Emevi, Abbasi, Selçuklu ve Osmanlı gibi pek çok uygarlık Hewsel’de üretim yapmış; sebze, meyve ve tahıl yetiştiriciliğiyle Hewsel Bahçeleri, yüzyıllardır Diyarbakır ve çevresinin geçim kaynağı olarak hizmet veriyor.
Tehditlerle karşı karşıya
Diyarbakır’ın 8 bin yıllık Hewsel Bahçeleri, artan kentleşme, çevre kirliliği, iklim değişikliği ve su kaynaklarının azalması gibi ciddi tehditlerle karşı karşıya kalıyor. Tarihi boyunca farklı medeniyetlere tarımsal üretim alanı sağlayan bu doğal miras, son yıllarda yapılaşma baskısının giderek artmasıyla zarar görme riski taşımaktadır. Bölgede devam eden imar faaliyetleri, ekosistemin dengesini bozarken; sanayi atıkları ve şehirleşmeyle gelen hava kirliliği, burada yaşayan kuşlar, bitkiler ve diğer yaban hayatı türleri için tehlike oluşturmakta.
2015 yılında UNESCO Dünya Mirası listesine alındı
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi ve çeşitli kuruluşlar, Hewsel Bahçeleri’nin sürdürülebilir tarım uygulamalarıyla korunması ve ekoturizm potansiyelinin artırılması için projeler geliştirmektedir. 2015 yılında UNESCO Dünya Mirası listesine alınarak Diyarbakır Surları ile birlikte koruma altına alınan bu alan, halkın desteğiyle geleceğe aktarılmayı hedeflemekte.
Bu değerli bölgenin korunması, hem doğal güzelliklerinin hem de binlerce yıllık kültürel mirasın gelecek nesillere aktarılması açısından büyük önem taşımaktadır.