Büyük savaş kapıya dayandı!

Bölgede tansiyon yüksek.

Gerilim, tedirginlik ve korku had safhada!

Kıyamet günü yaklaşıyor mu?

Neden kıyamet günü diyorum?

İsrail, İran’ın önemli doğal gaz, petrol ve nükleer tesislerini vuracak diye; vurma gerçekleşirse savaşın büyüme ve bölgeye yayılma riski artar. Bu risk var. Korkulan da bu!

O nedenle devletin tüm organları harekete geçti. Bunu görmek için günlük sosyal medyayı, medyayı, basını; yazılıp çizilenleri takip etmeniz yeterli. Her an her şey olabilir; gündem de çok hızlı değişebilir.

Bölgedeki gelişmelere paralel olarak içeride, Kürt meselesi ile ilgili gelişmeler baş döndürücü bir hızla başladı ve devam ediyor. Sanırım önümüzdeki kış ve bahar aylarını Kürt meselesini ve bölgedeki gelişmeleri konuşarak, tartışarak geçireceğiz.

İki aya yakın Amed ve Ergani’de kaldım. Bu süre içinde edindiğim izlenim, gözlem ve birebir yaptığım görüşmeler sonucunda edindiğim bilgileri, Kürtler Tartışıyor başlığı ile Tigris ve GAP Haber’de; Bahçeli’nin Uzattığı El başlıklı yazımı da Elazığ Fırat ve Edirne Vatandaş Gazetelerinde kamuoyu ile paylaştım. Kürtlerin tartıştığı ve benim yazdığım konular hiç beklenmedik bir şekilde, şu anda Türkiye’nin gündeminde yoğun bir şekilde tartışılıyor.

Bu iki yazımla birlikte, 15.05.2024 tarihinde yazdığım Tigris ve Gap Haber’de yayınlanan Ana Aktör Kürt Birliği Olabilir yazımın Kürt siyasetçileri ve aydınları tarafından yeniden okunmasını isterim; gerisi Kürt siyasetçilerin ferasetine iç ve dış koşullardaki gelişmelere bağlı; bu arada Kürt meselesine duyarlı yurtsever kamuoyu çok dikkatli bir şekilde gündemi, gelişmeleri yakından takip etmeli; gerektiği zaman, gerekli tepkiyi vermeli.

Yüzyıl sonra tarih, tekrar Kürtlerin kapısını çaldı; bu durumu/fırsatı Kürt siyasetçiler ve aydınları iyi değerlendirmeli, oyuna gelmemek için çok dikkatli olmalılar. Tarih tekerrür etmemeli. Geçmişteki gibi dağınıklık sergilenmemeli, kendi içlerinde kavga etmemeli, hak ve halkları için dışarıya karşı ortak hareket etmeliler. Özellikle Türk devleti ve uluslararası güçlerle muhatap olan ana akım Kürt hareketine ve KDP’ye büyük görev ve sorumluluk düşüyor. Bu iki köklü Kürt hareketi diyalog ve işbirliği içinde olmalılar. Örgüt ve çıkar çatışmaları bir yana bırakılmalı.

Özellikle seküler, ana akım Kürt hareketi çok aktörlü/odaklı muazzam bir güce sahip. İmralı’da Abdullah Öcalan, Kandil/PKK, Rojava’da PYD, yurtdışında diaspora, Türkiye’de DEM, Selahattin Demirtaş ve diğer örgütler. Tarihi bir sorumlulukla karşı karşıyalar. Durum çok karmaşık, bölgenin ve dünyanın en güçlü ülkeleri işin içindeler. Çıkarlar yumağı iç içe geçmiş. Herkes kendi çıkarının peşinde. Kürtler de kendi çıkarlarının peşinde olmalı. Parola: Her parçada Kürtlerin hakını, hukukunu savunma, BİRLİK olmalı. Büyük resme bakılmalı; büyük düşünülmeli şu unutulmamalıdır: Belirleyici olan ABD ve Batı olacaktır. Kürtlerin çıkarı için onlardan ayrı düşülmemeli, Birinci Dünya Savaşı’nda Kürler; din kardeşliği adına bunun acısını kötü yaşadı, halen yaşıyor. Bugün de “kardeşlik, birlikte yaşama” adına ufak tefek reformlara, siyasi ayak oyunlarına razı olunmamalı, oyuna gelinmemeli!

Zaten ABD/Batı, PYD’i terör örgütü olarak görmüyor. ABD ile ittifakları/anlaşmaları var. ABD’nin, KDP ile de köklü ilişkileri var. Bu olanak iyi değerlendirilmeli. Eski gereksiz söylemlerden uzak durulmalı. Diğer Kürt hareketleri ve partilerle diyalog, işbirliği halinde olunmalı.

Binlerce insanın alın teri, emeği yaşadığı cezaevi koşulları, ağır işkenceler; ekonomik, sosyal ve kültürel sıkıntılar ve hepisinden önemlisi; yüzyıllık bölünmüşlük acı, ızdırap yok sayma bitebilir. Bu tarihsel dönemeçte on binlerce insanın geleceği ve kanı bu iki hareketin yöneticilerinin omuzlarındadır. atacakları adım, verecekleri karar onları lanetlilerin yanına veya kahramanların; onurlu, erdemli insanların yanına koyacaktır! Tarihi bir sorumlulukla karşı karşıyalar! Tekrar ağlayıp, sızlamamak, kandırıldık dememek için dikkat, dikkat derim!

Büyük güç olmak dikkatli olmayı ve büyük sorumluluk gerektiriyor.