Bilge kadınla, hayatı konuştuk.
Hayatı kolaylaştırmaya dönük birkaç söz söyleyebilir misin?
B.K : Hayat, sözün değil, yaşamın kendisidir. Yaşamı keşfetmeyenlerin, kelimelerle işi çok olur. Sözün, aşırı düzeyde işlevsel olması, bu nedenledir. Birkaç söz söylenebilir. Bu, hayatı ne kadar anlatır, ne kadar gösterir, ne kadar sorgulatır, bilinmez. Hayatı, sözle anlatan insanlar, yeterince var zaten. Bu anlatımların yarattığı sonuç nedir? Burada durup, tüm yaşananları ve yaşadıklarımızı gözden geçirmemiz gerekir. Borçlu çıkacağımız açıktır. Bu açıdan sözden çok, yaşamı ve yaşadıklarımızı incelemek daha anlamlıdır. Yaşamı görmeyenlerin, yaşama dokunamayanların sözü, hikayeler oluşturmak içindir. Bir kitabı elimize aldığımızda, yaşama dair, etkileyici sözler okuruz. Bu sözler bize, çok şey anlatabilir, yol gösterici olabilir ama ne kadar hayatın kendisidir? Sosyal medya da aynı şekilde. Sosyal medyada gezdiğimizde, onlarca süslü kelimede boğuluruz. Bu öyle bir yoğunluktur ki, başımız döner, sersemleşiriz. Peki, bu durum, hayatımızı ne kadar işlevselleştirir. Tam tersine hayatımızı yok eder ve mekanikleştirir. Bu da hayat değildir. Dolayısıyla hayatı sözde değil de, yaşamın bizzat kendisinde görmek ve incelemek gerekir.
Görüp duyduklarımız, yazdıklarımız ve okuduklarımız hayatı bir bütün olarak vermiyorsa ve bunlar yaşadıklarımızı kolaylaştırmıyorsa, insanlar neden bunları göremiyorlar?
B.K.: Hayatı bir bütün olarak ele alıp kolaylaştırmak isteyen insan, işe kendini görüp tanımayla başlar. Bu söylediğim işin zor kısmı, kolay olan ne? Kolay olan, hayatı anlamaktan çok, hayatı yorumlayanlara takılmak. Hayat, yorum değildir. Yorumlama bir aldatmacadır. Bu, hayatın kendisini ve hayatın ne olduğunu vermez. Buna illüzyon da diyebilirsiniz. İllüzyonun yaptığı şey, sanal bir dünya oluşturmak ve insanı bu sanal dünyada dolaştırmaktır. Bu dünyanın baş döndürücü olduğu açıktır. Buralara girer, dolaşır, eğlenir, keyif yaşar ve fazlasıyla enerji tüketiriz. Gerçeğe geldiğimizde artık bizden eser kalmamıştır. Tüm enerjimiz, bu sanal dünyada tüketilmiştir. Kurbağa hikayesini bilirsiniz. Altı yanık kazanın içinde keyfini yaşar kurbağa. Su ılıktır ve keyif vermektedir. Bu ılık suda, nasıl bir sonla karşılaşacağını bilmez. Suyun sıcaklık derecesi arttıkça ve bu durum kurbağanın sinir sistemini zayıflattıkça, kurbağa kendine gelir. Bunu fark eden kurbağa, sinir sistemini eriten sudan çıkmak için zıplamak ister ama bunu başaramaz. Çünkü sinir sistemi erimiş ve tüm reflekslerini yok etmiştir. Kaynayan suyun içinde sinir sistemi ile beraber bedeni de erir ve yok olur. İşte, sosyal medya ve bilgi gölünde yaşamak, kurbağa ve kaynayan kazanın durumuna benzer. Bu konumda olan insan da, refleksleri güçsüz düştüğünden, doğru bir yaşamın ve paylaşım sahibi olamaz.
Peki, Bilge Kadın için hayat nedir?
B.K.: Bilge kadın için hayat, olanı olduğu gibi görüp, anlamaktır. İnsan ve hayat arasına bir şeyler girdiğinde, tüm yaşam yok olur. Hayat ve insan arasına bir şeyler girmemişse, yaşanan hayatın kendisidir. Bilge kadın, hayatı gözlemler, bu gözlemlemede kim olduğuna bakar. Neticesinde hayat, bizim kendimizle buluşmamız ve kendimizi tanımamız için incelikli bir sahadır. Bu sahada kim olduğumuzu görebiliriz. Eğer hayatla uyumlu bir zihin yapımız var ise, bu, yaşamla sorunumuzun olmadığını gösterir. Yaşamla sorunun olmaması, sorunlar yaşamayacağımız anlamına gelmez. Burada önemli olan sorunları nasıl ele aldığımızdır. İlişki ve paylaşımlarımızın, zengin, akıcı, anlamlı, keşfetmeye dönük olması bu sorgulamayla gelir.. Hayatla uyumlu bir zihnimiz yok ise, bu hayata hükmeden, dırdırcı zihin yapımızdan kaynaklıdır. Dırdırcı bir zihin, gevezeliği çok olan bir hayat yaratır. Bu da hayatın örselenmesi ve yok edilmesidir.
Bilge kadın, hayatı olduğu gibi ele alır, kendini sorgular ve dönüşebildiği kadarıyla hayata katılır. Doğru hayat, kendini tanıdığın kadarıyla yaşanır. Kendini tanımayan insanın, hayatı yaşaması zordur. Zaten bu tür insanların hayatına baktığınızda, şikayet ve enerjisi düşük bir ilişki görürsünüz. Bu da, kendini ve hayatı, birlikte kaybetmektir. Hayat, hayatı yaşayanlar için harika bir deneyim okuludur. Bu okulun sağlam bir öğrencisi olmak, hayatı nasıl yaşayacağını da bilmektir.
O zaman, paylaştığınız şeyler, tüm dünya insanlarını ilgilendiren esas konular oluyor.
B.K.: Tabii ki. Dünya sende gizli, sen de dünyada. Kendini çözdükçe dünyayı, dünyayı çözdükçe de kendini tanırsın. Bir insanda yaşanan neyse, dünya insanlığının da yaşadığı odur. Farklı gibi görünen şeyler bizi aldatmamalıdır. Özümüz ve eylemimiz aynıdır. Kendimize gelemiyorsak bunun nedeni de budur. Dolayısıyla hayatı kendimizde çözmek, anlamak ve görmek durumundayız. Kendimizde kaybettiğimiz hayatı yine kendimizde bulabiliriz. O zaman yaşam, sevgi ve aşk düzeyinde yaşanmış olur.
Bu güzel paylaşımlarınız için teşekkür ederim.
B.K.: Ben teşekkür eder hayatı neşe ve keyifle yaşamanızı dilerim.