Sabahın erken saatinde uyananlar, dışarıya bakınca göz gözü görmeyen bir havanın kentin üzerine çöküğünü gördüler. Gün mesaisi sisli bir havada başlayacaktı. Yaz boyunca şehri kavuran sıcaklar insanları bunaltmıştı. Bu sıcaklardan kurtulmak için imkân ve olanağı olan birçok kişi daha serin olan yerlere kapağı atmıştı.
Şimdi o sıcaklar geride kalmıştı. İnsanlar adeta üşümeye hasret kalmıştı. Sonbaharı bile doğru dürüst yaşamadan kış mevsimine adım atmıştık. Havalar soğuyunca oh çekenler çok oldu. Bu yüzden sisli sabahlarda uyanmak kimseyi şaşırtmayacaktı. Böyle bir sabaha uyandık. Nasıl olsa şehrin üzerini kaplayan sis gün ağarmaya başlayınca yavaş yavaş kalkacaktı. Kent yeniden aydınlanacaktı. Önümüzü görecektik.
Bu umut olduğu için havanın sisini çok insanın umursayıp kendine dert edineceği bir durum da değildi. Bu havada en çok dikkat etmesi gerekenlerin trafiğe çıkan sürücüler olduğunu bildiği için herkes kendi işine koşuşturmaya başlayacaktı.
Televizyonu açıp da acaba ne tür haberler var diye bakınanlar alt yazılarda kayyum haberlerini gördüler. Büyük ihtimalle nasıl bir sabaha uyandık demekten kendilerini alamadılar. Yıllardır birçok soruna damgasını vuran gerginliklerin yumuşayacağı hatta çözüleceği gibi bir umudu bir anda gecenin sisine karışmaya başladı.