Yaşam, her şeye rağmen sürüyor.
Bu yaşamı anlayıp, nasıl sürdürdüğümüzü bilmemiz gerekiyor.
Eğer özgür değilsek, yaşamı nasıl anlayabiliriz?
Özgür Olmayan Zihin
Yaşamak anlamak ise anlamak özgür olduğumuzda bilinebilir.
Özgür olmayan bir zihin, anlayabilir mi? Yaşamı tanıyıp bilebilir mi?
Özgürlük, tüm koşullanmalardan, inançlardan ve zihinsel alışkanlıklardan kopmak ve uzaklaşmak değil midir?
Zihnin Temizlenmesi
Özgürlük, zihnin temizlenmesidir.
Temiz olmak, iyi bir görüş açısına sahip olmaktır.
Böyle olmayan bir zihin göremez, bilemez, anlayamaz ve özgür olamaz.
Hayatımızdaki kimi ciddi değişimleri özgürlük saymamalıyız.
Evet, yaşamlarımız da çok şey değişiyor.
Bizleri tutan, bağlayan bir çok şeyden kopuyoruz.
Bu kopuş anlarında geçici bir mutluluk da yaşıyoruz.
Ama özgürlük ve özgür anlam oluşturma, özgür zeka ile ilgili bir durumdur.
Özgürlük, görebilmektir.
Zihni, tüm koşullanmalardan arınmış insanlar net görebilir.
Özgürlük bu görüşte, bu farkındalıkta ve bu yaşama katılımdadır.
Zihni dolu olanın, görme şansı yoktur.
Böyle bir zihin, gökyüzünü düşünüyorsa, tualinde yeryüzünü çizer, canlılığa bakıyorsa, ölü olanı yaşar, özgürlük diyorsa, köle olanı yaşar çünkü paylaş yaşadın değil.
Zihninde taşıdığın ve yaşadığın ayrı, pratiğinde gösterdiğin ise çok daha farklıdır.
Zihni dolu olan, zihnine doldurmuş olduklarıyla görebilir.
Bu bilgiler, insanı kuşatan ve yaşamına yön veren bilgilerdir.
Bunların korkular ve yaşamış olduğu deneyimler olduğunu biliyoruz.
Bu deneyimlerle gören insan, yaşamı doğayı, insan ve ilişkiyi bu eksende görürler.
Gördüğün, bildiğindir, bildiğin ise gördüğün.
Hayat, bunlarla sınırlı değildir; hayat bildiklerinden öte bir gerçektir.
Başkalarının bildikleri ile donalı bir insan, bunlarla oturur, bunlarla kalkar.
Hiçbir zaman huzurun, güzelliğin, sevginin, aşkın keşfini yapamaz ve bunu yaşayamaz.